BOŞLUK

28 Mayıs 2010 Cuma

BOŞLUĞA KANAT ÇIRPMAK


Kaygan bir duvardan kayıyorum,
Gecenin karanlığına doğru.
Tutunmak için güneşe,
Tırnaklarımı özlüyorum!

Kaygan bir duvardan kayıyorum,
Sonsuz bir derinliğe doğru.
Hiç bir şeyin sonsuz olmadığını da biliyorum,
Özgürce kanat çırptığım, rüyalarımı özlüyorum.
                                      
                                       
                                    
                                       

18 Mayıs 2010 Salı

SANAT SEVERLERE DUYRULUR


Bloğumda resimlerini yazılarımla beraber yayınladığım sevgili arkadaşım HAKAN  KAMIŞOĞLU nun
POLİKİNİK DİLEMMA resimli görüngüsü       27-05-2010   -13-06 -2010 tarihleri arasında
AK GALERİDE sergilenecektir.bütün sanat severler davetlidir.Açılış 27-05-2010    saat 1800 de olacaktır


Adres -Altıpatlar sok.no-12  çukurcuma/ Beyoğlu


özür-Açiliş tarihinde yaptığım yanlıştan dolayı  açiliş 21 değil 27 mayıstır.

17 Mayıs 2010 Pazartesi

ÖNCE HAYALLER ÖLÜR 2


Çok şanslı insanlardı hayalleri için ölenler,hayallerinin öldüğünü göremediler.Yaşlılıktan diyorlar bazıları her gün  ölen hayallerim için,oysa ben kendim için çok az hayal kurmuştum onun da büyük bölümünü çocukluk
aşkım için.Gençliğimin hayalleri vardı insanlık için ,  onurlu yaşam için ve sırlarla dolu büyük dünyanın fantastik
hayalleri.Dünyanın kötü gidişatını değiştirecektim oysa gidişatıda kötüler belirledi,gizem kayboldu dünya televizyon ekranlarında küçüldü,.Robin hud öldü ,hayal edebileceğin her şey deşifre oldu,insanlar değişime
uğrayıp düşünme yeteneğini kaybetti,orta çağ zihniyeti hotladı,geçmişteki bilgisizlik ve cahillik milenyum çağında had safhaya ulaştı.yağmur ormanları yok olmak üzere ,insanlığın bütün değerleri kaybolurken oturup
kendi ölümümüzü seyrederken kurabileceğin hayal sadece cehennem olurdu.Geçmişteki bilim adamları,edebiyatçılar yazarlar anlaşılmadıkları kendi yaşadıkları toplumda geleceğe bir miras bırakmak için
yaptıkları çalışmalarını ,bu günü görüyor olsaydılar yinede yaparmıydılar?Dünyanın her alanda küçüldüğünü,
bir futbol topu ve bir vajinanın içine sığdığını görseydiler çalışmalarını yinede yaparmıydılar?.Kurtuluş savaşını
verirken canlarını vermiş atalarımız,değer yargılarının değiştiğini hırsızların saygın insan olduğunu,vatan hainlerinin pirim yaptığını ,zayıf insanları ezmenin onurlu bir davranış olduğunu,pezevenklerin televizyon ekranından karı pazarladığını ve torunlarının açlık sefalet içinde dahi haklarını arayamayacak kadar salak olduğunu görseydiler yinede kurtuluş şavaşını verirmiydiler,yinede hayalleri için ölürmüydüler?.Bir avuç aç gözlü salağın küresel faşizmi inşa edip milyarlarca insanı bir koyun gibi güttüğünü dünyanın canlı organizmasına aç bir hayvan gibi saldırdığını görseydiler acaba insanlık için hayal kurarmıydılar?..    Hayaller insan beyninin pozitif tasarımlarıdır. insanların beyninin büyük bir çoğunlukla öldüğü bu günlerde bende kurabileceğim tek hayali tasarladım sadece onunla yaşıyorum oda sık sık bloğumda gördüğünüz belkide bir anlam veremediğiniz
SSKD.(sivri sinekleri koruma derneği)

14 Mayıs 2010 Cuma

ÖNCE HAYALLER ÖLÜR

Teknoloji  canavarının  henüz dişlerini hayatımıza bu kadar geçirmediği günlerdi.Şimdiki çocukların  yaşayamadığı bizim ise alabildiğine zengin yaşadığımız yıllardı.Babam akşam işten eve döndüğünde sağ cebinde katlanıp sığdırdığı iki gazeteyle gelirdi.birisi cumhuriyet diğeri ise günaydın gazetesi.Gün yerini geceye bıraktığında yanan sobanın yanına yaklaşip duvardaki  şişeli lambanın altında gazete okuyan babamı göz ucuyla izlerdim,beklediğim elindeki günaydın gazetesini okuduktan sonra yere bırakmasıydı o yıllarda cumhuriyet gazetesine pek ilgi duymazdım renksiz ve sade oluşu ve de içinde sürekli takip edebileceğim bir hikaye olmayışı benim ilgisizliğimdi.Nihayet babam günaydın gazetesini bitirdi ama yinede sormak gerekirdi, babam bize karşı asla şiddet kullanmazdı ama biz yinede ondan çok korkardık,korkmamızın asıl nedeni ise annem olurdu,çünkü alabildiğine zengin yaşarken çocukluğumuzu sınırları her aştığımızda annem bizi akşam babana söyleyeceğim diye korkuturdu.Nihayet gazete elimdeydi ilk olarak gazetenin o doğa üstü kokusunu derin,derin solurdum değişik bir kokuydu,sanki içindeki yazarlar yedi veren gülüydü,yada inanılmaz kokular salgılayan binlerce çiçekten oluşmuştu.Sonrakı yıllarda yüzlerce gazeteci öldürüldü,yedi veren gülü soldu,çiçekler teker teker öldü ve gazetenin o muhteşem kokusu sadece anılarda kaldı.Gazete elimdeydi kara murat macerasına devam ediyordu kısa olan hikayeyi çok yavaş okurdum çünkü heyecanlı o güzel duygularımın daha uzun kalmasını isterdim,hikaye bittikten sonra kendi hikayelerimi düşlerdim .takı ertesi gün arkadaşlarımdan okumadığım diğer kahramanları takas edene kadar.Bunlar teksas idi ondan vatanseverliği ve emperyalizmin kötülüğünü öğrenirdik,tarkan idi bir ulusun soyu için mücadelenin önemini, tommiksten haydutları kalleşliği oğrenirdik,zagordan adaleti ve irkçilığa karşı olmayı ,bunun gibi onlarca örnek vardı.Şimdi ise küçülen dünyayla beraber küçülen insan beyni kahramanlarımızı öldürdü.Artık çocukların  kahramanları  hayvanlardan oluşuyor insan olanları öldü,düşleri güçlü bir hayvan olabilmek için. Kiş günleri bir başka olurdu her yer renk değiştirir,beyaza bürünürdü,geceleri bile kar yüzünden aydınlık olurdu.Kar gök yüzünden uzun  bir yodan gelir gibi ağır ve yorgun düşerken yer yüzüne. Hayaller kurardık geldikleri yere ait ve umutla beklerdik geleceği anı geldiği an en güzel süpriz olurdu bizim için.Sonra,sonraki yıllar lanet teknolojinin atmasfore yerleştirdiği uydular ve metroloji,karın ne zaman yağacağını söyleyip süprizimizi  ve uzun yol düşlerimizi öldürdüler.Ya yaz günlerine ne demeli ,kaçkarların karlı zirvelerinden coşkuyla kopup gelen ve yol boyunca göllerde konaklayarak akan mühteşem deremize.Sabahtan başlayarak dudaklarımız mosmor oluncaya kadar yüzdüğümüz ,acıkınca çevresindeki tarlalardan şimdi asla tadını alamadığımız salatalıklardan ateş yakarak pişirdiğimiz mısırlardan karnımızı doyurduğumuz ,susayınca suyunu içtiğimiz deremiz .Sonraki yıllarda istanbul trafiğinde bunalımlı saatlerimde hayalini kurduğum yaşama sevincim olan derelere şimdi ne oldu?.şimdi o muhteşem dereler devasa tünellere sokuldu dere yatağı kurudu , çevresindeki binlerce ağaç boynunu bükmüş,yapraklarına doluşan tozlardan dolayı artık gözyaşı bile dökemez oldu.Ya ben hayallerimin en önemli parçasını artık her hayal edişte karşımda bir kuru kafa bana pis pis sırıtır oldu.                                                                                                          devam edecek

11 Mayıs 2010 Salı

İSTİFA

Deniz baykal istifa etti.istifa konuşmasıda hayli ilginç.Türkiyede insanlar fettullah gülene dava açtığı için tutuklanıyor,türkiyede insanlar fettullah yurdu olmadan okula gidemiyor .türkiyede insanlar fettullah yada yandaşlarından olmazsa işe giremiyor,vs,vs,vesaıre.

CHP yi de insanlar yapılan haksızlıklara karşı mücadele eden bir kurum sanıyor.Sanıyor diyorum çünkü istifa
eden deniz baykal istifa konuşmasında bile pelsivenyaya mesaj gönderiyor."SİZİN SAMİMİYETİNİZE
İNANIYORUM"şaşırdık doğrusu siz inanıyorsunuz da BİZ NEYE İNANACAĞIZ? işte bu umutlarımızın tükendiği andır.meğerse ne haldeymişiz.Meğerse yok aslında birbirimizden farkımız sadece size farklı gösteriyoruz.meğerse deniz bey de fettullahın talimatlarını dinliyormuş.umarım istifan hayırlı olur.