BOŞLUK

11 Aralık 2013 Çarşamba

DÜŞ ÜŞ.!

     Bazen yaşamak ağır gelir insana ölmek istersin ama ölemezsin.! Belki korkudur ölmene engel,belkide küçük bir umut.Her şey canını yakarken kaçmak,bütün gerçeklerden kaçmak, tek yapabildiğin şey olur.Hani kar geceyi aydınlatır ya ,o misal düşlerinin beyazına sarılırsın, sımsıkı.!  O kadar çok düş kurarsın ki,düşlerin rüyalarına karışır,hangisi düş,hangisi rüya bilemezsin,hatta bazen kabüs gördüğünde bunu gerçek sanırsın,Sonra her tekrarın ardından düşlerinin beyazı solmaya başlar,, ve yavaş yavaş düşersin düşlerinden ağır bir ölüme doğru.!

9 Kasım 2013 Cumartesi

              RAHAT UYU ATAM                                               
   Biliyorum rahat uyuyamadığını.!
   Biliyorum öfkenin içini bir kor gibi kavurduğunu.!
   Biliyorum yeniden doğmak istediğini,!
   Biliyorum vatan hainlerini tarihin karanlığına,
   Bir kez daha gömmek istediğini.!.



                                        
Atatürk ve Anıtkabir

10 KASIM

[​IMG]  

13 Ekim 2013 Pazar

KAFESTEKİ KARTAL

Ciddi KartalBazı kuşlar vardır,hani kafes kuşu dediklerimiz.Hayatları kafeste geçer mutlu mudurlar  mutsuz mudurlar bilemeyiz.Belkide bu kavramlar o kuşlara çok yabancı bir şey,hayat bir rütinden ibarettir daha fazlası değil.Dünyaları bir kafesten ibarettir,ne yaşayamadıklarını nede kaybettiklerini bilirler.!Oysa bir kartal kafese konulduğunda,öfkeyle saldırır kafesin parmaklıklarına,ama ne mümkün parçalamak...Kartal bilir dünyanın bir kafesten ibaret olmadığını,bilir uçsuz bucaksız gökyüzünde özgürce kanat çırpmayı ,bilir hayatın çok kısa olduğunu ve kafeste geçirdiği her an neleri kaybettiğini.!!Kartal bilir bir kaybeden olduğunu.!!Öfke  bir zehir olup içine akarken,zehir bütün organlarını parçalar acı verir ve bir müddet yaşar acılara tutunarak,özgürlük düşleri kurarak.. Kafesteki süre içerisinde çözümü olmayan bir ikilemi sorguladı... Kartal olarak doğduğu için kendinden gurur mu duymalıydı,yoksa bir kartal olduğu için pişman mı  olmalıydı.!!.Sonunda bir şeye karar verdi,ya kartal olarak doğmayacaksın yada asla esir olmayacaksın...

14 Eylül 2013 Cumartesi

İŞGAL

Emperyalist ülkeler işgal ettikleri ülkelerin milli direnişi yüzünden başarılı olamadıkları için,yeni bir strateji geliştirip ülkeleri gizli işgale başlamışlar.Gizli işgal nedir ve nasıl anlaşılır.?Gizli işgaller uzun bir stratejinin uygulanmasıdır.Bir tür yavaş zehirlenmedir zehir vucüda yavaş yavaş zerk edildiğinden dolayı,zehirlendiğini tamda ölme noktasında fark eder insan.!.Öncelikle işgal edeceğin ülkeye çok sayıda ajan yerleştirirsin,bu ajanlar ülkenin en önemli noktalarına  önem sırasına göre yerleştirilir önce ülkede bulunan önemli kapitalistlerle ticari işbirliği kurulur,ülkede zengin ve güçlü bir müttefik bulduktan sonra her şey dahada kolaylaşmaya başlar,ardından ajanlar medyaya yerleştirilir,ülke halkı artık istedikleri şekilde yönlenecektir.Üçüncü aşamada para için halkını satabilecek ,ülkeye ihanet edebilecek karakterler bulunur,bu karakterleri politikaya ve  önemli kurumlara yerleştirirler.Dördüncü aşama emperyalistlerin para harcama dönemidir,bu para politikaya ve o politikacıları halka şirin gösterebilmek için, sinsile yoluyla tabana kadar ulaştırırlar.Bu işlemler yapılırken ülke halkının sempati duyabileceği bir siyasi kurumda oluşturulur ve artık iktidara gelmek kolaylaşmıştır.İktidarı eline geçiren ajanlar yapacakları işlemler yüzünden kendilerine tehdit oluşturabilecek kadroları bertaraf ederler.Ve kendilerini halka karşı koruyacak olan polis teşkilatını siyası yandaşıymış gibi kullanıp birazda ekonomik açıdan mutlu edip köreltirler, polis siyasılaşmış olduğunu sanırak iktidara olabilecek saldırılara karşı canla başla mücadele eder.Ardından emperyalistler icraatlarına başlar sözde özelleşme adına ülkenin bütün zenginliklerine el konulur,derelerinden fabrıkalarına,iletişiminden bütün yer altı yer üstü zenginliklerine,limanlarına kadar ülkede var olan her şey ellerine geçer.Emperyalistlerin belkide en zor dönemi bütün bunlar bittikten sonra başlar.her ne kadar uluslararası kanunlarla ele geçirdikleri zenginlikler koruma altına almış olsalarda ülkelerde gerçekleşebilen devrimler yüzünden bu zenginlikleri garantide değildir.Bunu garantı altına alabilmek için yeni anayasalar düzenlenir,bu anayasalar ile insan özgürlükleri kısıtlanır ülke bir polis devletine döndürülür.İşlemler tamamlandıktan sonra halk baskıyı ve sömürüyü daha net algılamaya başlar ama artık geç kalınmıştır..Gizli işgal açığa çıkmış bile olsa kurtuluş sanıldığı gibi kolay olmayacaktır.Taaki ölüm yaşamaktan daha cazip gelene kadar.

9 Haziran 2013 Pazar

BEŞİKTAŞ ÇARŞI .

FotoğrafHiçkuşku yokki her hareket her direniş ve her savaş kendi kahramanlarını doğurur.Türkiyedeki bu halk hareketide kendi kahramanlarını doğurdu"ÇARŞI"yı.Bir ülkücü genç şöyle konuşuyordu."Direnişteydik polis müdahele ediyordu.tomalarıyla ve gaz tüfekli polisleriyle üstümüze yürüyordu köşeye sıkışmıştık,ben ülkü ocaklarından insanların gelip bizi kurtaracağını düşünüyordum,bu umudum gaz bulutları arasında eriyordu.Tamda her şey bitti derken bir anda beşiktaş çarşı belirdi,umutlarımızı tazeleyerek geldiler o kalabalık gurup ışık saçıyordu aydınlık ruhumuzu canlandırmış ve direnişe devam etmiştik".Çarşının örgütlü direnişi her takım taraftarının ve türk halkının beğenisini kazanmıştı,hatta türk halkı direniş için sokağa çıktığında arkasında çarşı gibi bir gurubun olduğunu düşünüp korkusuzca hareket ediyor.Hatta başka şehirlerde rivayetler dolaşıyordu, çarşı hakkında "çarşı bu şehre geliyor" gibi.Ve bende bir beşiktaşlı olarak çarşınn bu duruşundan onur duydum.Çarşı her beşiktaş taraftarında olduğu gibi,gücün yanında değil mazlumun yanında yer almıştı..ve bu direnişin bence en önemli kahramanıydı..ÇARŞI.

3 Haziran 2013 Pazartesi

AYI ÖLMEDİ YAŞIYOR

Fotoğraf: ARKADAŞLAR BURASI TAKSİM FALAN DEĞİL... ALLAHINA KADAR ANTAKYAAva gidenler çok iyi bilir yaralı bir ayının ne kadar tehlikeli olduğunu.! Önce ayı domdom kurşunuyla vurulur nedense hemen düşmez ardından bir başka kurşun ve bir başka böğürtü gelir ardından, ne böğürtü ama,bütün orman sallanır,irili ufaklı canlılar ürperir,ayının acısı bütün ormanca yaşanır hüzünle ve ardından ayı düşer.......
Avcı yere düşmüş ayıya ihtiyatla yaklaşır yerdeykende bir kurşun atar,ayı bu derisiyle etinin arasında beş santimden oluşan bir yağ tabakası var kolay kolay ölmez,ayağa kalkarsa avcıyı tüfeğide kurtarmaz bir pençe avcıya yeterde artar bile.Avcı ihtiyatı bırakmadan yaklaşmaya devam eder,tüfeğin ucuyla ayıyı dürter,tekrar tekrar dürter taa ki öldüğünden emin oluncaya kadar.....Türkiye Cumhuriyeti vuruldu yere düştü,öldüğünden emin olmak için inatla dürtüldü,tekrar tekrar dürtüldü,,,öyleki ben dahil büyük bir çoğunluk öldüğüne inanmıştık umutsuzduk, hüzünlüydük....Ama beni bile şaşırtan bir şey oldu,ben kolay ölmem dedi ve ayağa kalktı bütün ölmüş umutlara can vererek...Yaşasın TÜRKİYE CUMHURİYETİ ve onun ONURLU İNSANLARI.

2 Nisan 2013 Salı

HENÜZ DEĞİL.!


Uzun zamandır bloğumda yazı paylaşmamaktayım,bunun çeşitli nedenleri vardır,en önemliside artık yazdıklarımın egomu tatmın etmeyişi.!!Tabi sizlerin özellikle beni takip eden saygı duyduğum çok az sayıda arkadaşlarımın,egon içinmi yazıyordun dediğinizi duyar gibiyim.İtiraf etmek gerekirse yazı yazarken herkesin diğer nedenler yanında egosunu tatmin etmeside  önemli  bir yer tutar.İlk zamanlar kaç kişiyiz diye merak edip yazdım sonuç toplam 92... standart hayal kırıklığı, bu dünyada yalnız olduğum hissini biraz daha arttırdı.
Sonra yazdıklarımı geleceteki kuşağa bırakırım, belki onlara azda olsa bir yol gösteririm diye yazdım,fakat dünyanın bu gidişatını gördüğümde bir gelecek kuşağın olmayacağı hissine kapıldım ki yine hayal kırıklığı.Sonra acaba yazdıklarımı yayınlatıp yazar olabilirmiyim diye yazdım,ordada farkettimki yazar olmak için benim yazdıklarım geçerli değil,belki hülya avşarın selületlerini yazsaydım olabilirdi,standart yine hayal kırıklığı.Sonra içimi döküp egomu rahatlatırım diye yazdım,farkettimki yazdıkça içim daha çok doluyor,yine hayal kırıklığı...İşte dostlarım yazmak bende bu kadar hayal kırıklığı yaratıyorsa nasıl yazayım..sizden beni anlıyacağınızı umut ediyorum..Peki bu yazıyı niye yazdın diye sorarsanız..Siz değer verdiğim blog arkadaşlarım için.Çünkü ben gerçekten sizleri önemsiyorum ve çoğunuzun yaşayıp yaşamadığınıda.! Belki benim yaşayıp yaşamadığımıda merak edersiniz diye bu yazıyı yazma ihtiyacı duydum.Yaşıyorum.! tabii buna yaşamak kendi açımdan diyemiyorum.Fiziksel sağlığımda şimdilik bir sorun yok gibi duruyor.Henüz ölümü düşünmüyorum..Beynimin dikenli telleri altında biraz daha sürünmeyi düşünüyorum.......Hepinize sağlıklı ve mutlu yıllar diliyorum..hepinizi seviyorum.