BOŞLUK

29 Mart 2012 Perşembe

SARI SICAK PENCERELER


Bazen bulunduğun noktaya seni bağlayan sımsıkı bağlar vardır,gitmek istemezsin ama gitmek zorunda kalırsın.Uzaklaşırken yüreğin periyodik aralıklarla tekler ve düşme hissi uyandırır, derin karanlık boşluklara doğru,düşerken yüreğinin senden uzaklaştığını hissedersin,yanlız kalırsın, yüreksiz ve ruhsuz, bir ölü beden bir başına.Gecenin karanlığında,dipsiz kuyulara doğru yol alırken,uzaklarda sarı sıcak pencereler görürsün...Üşürsün..Yanlızlık ve gece ölü bedenini üşütür,sarı bir hastalık gibi bir çok yere bulaşmış, sarı sıcak pencereleri düşlersin..Oysa bilmezsin pencerelerin ardındaki korkuyu,karanlıktan korkanların ,uykusuz,umutsuz yansımasını,sarı sıcak pencerelere tutunmuş tedirgin ruhları....


                                 Güneş bize haram usta,güneş bize haram.!!

8 Mart 2012 Perşembe

S.S.K.D ....LEŞŞŞ ÇEVRE ÖRGÜTÜ ...sunar

Düşüncenin sınırı yoktur...Tarihte bize mantıklı gelmeyen bir çok düşünce ortaya atılmıştır,bunlar belki doğrudur,belkide değil.İnsan beyninin olabildiğince sonsuz düşünceleridir yada düşleri.Bunlardan bir taneside,Edgar allen poe dur.sanırım şöyle bir şey söylemiş, yada ima etmiştir."Tanrı patladı".Orhan gencebayda hepimiz tanrıdan bir parça değilmiyiz der bir şarkısında,poe yi onaylar gibi.S.S.K.D de bu düşünceye karşı alternatif düşünce geliştirdi...."Belkide patlamadı.!!  Belkide
evren olarak algıladığımız yer,bir canlının hücresidir.!!Belkide hürenin yapısını bozarak kanser olmasına neden oluyoruz.!!
Belkide Tanrıyı öldürüyoruz.!!!!

4 Mart 2012 Pazar

AV 8

 Kasabanın yolu neredeyse seksen santime ulaşmış karla doluydu,ama avcıdan önce kasabaya gitmiş bir kaç kişinin oluşturduğu iz, bir yaya yoluna dönüşmüştü.Avcı bu yolda hiç durmadan yürüyordu nerdeyse iki km den oluşmuş yolu
onbeş dakikada katetmişti.Avcı kasabanın girişinde bir kaç kişinin meraklı sorularını kısaca geçiştirip yürüyüşünü sürdürüyordu.Kasaba tek sokaktan oluşuyordu,ve sokağın dibinde hükümet konağına gidiyordu, hayvan doktoru bu binada bulunuyordu.Avcı hükümet konağının hemen girişindeki  tek oda büyüklüğünde baytarın muayenesine ulaşmıştı.Ne varki muayene odası kapalıydı,telaşla binanın içinde bulunan çay ocağına yöneldi,içerde sadece iki kişi vardı,anlaşılan bu karda kasabaya çok fazla kişi inmemişti.Çay ocağının sahibi meraklı bakışlarla bir avcıya birde kucağında taşıdığı yaralı köpeğe baktı,baytarı aradığını tahmin edip,onun bu gün gelmediğini kasabanın girişinde bulunan lojmanda kaldığını söyledi.Avcı her şeyin ters gitmesine sinirlenip şansına küfür etti,ardından adama baytarın telefonu olup olmadığını sordu.Adam telefonu olduğunu ama bu karda geleceğini tahmin etmediğini söyledi.Avcı lütfen ararmısın dedi, ara ve telefonu bana ver diyede uyardı.Adam dudak bükerek ahizedeki tuşları çevirdi,şansına çalıyordu bu karda telefonunda kesik olma ihtimalide vardı.Adam telefonun ahizesini avcıya uzattı,bir müddet çaldıktan sonra karşı taraftan nazik bir kadının sesi duyuldu.Baytar genç bir kadındı ,kadın olması köpek için gelme şansını çoğaltmıştı,genelde kadınlar hayvanlara karşı daha merhametli olurdu,ama merhametleri erkeklere karşı pekte iç açıcı olmazdı.Avcı karşısındaki kadının kendisini tanıtmasından sonra,köpeğini domuzun kestiğini yarasının çok büyük olduğunu ve onu kurtarması için gelmesi gerktiğini adeta yalvararak anlattı,telefonun karşı tarafındaki seste ayni telaşa kapılarak geleceğini söyledi.Kahveci avcıya bir bardak çay ikram etmiş tanımadığı bu gencin kimin nesi olduğunu soruyordu.Kasaba küçük bir yerdi ve neredeyse herkes birbirini tanırdı.Fakat avcı uzun süreden beri büyükşehirde kaldığından ne avcı onları tanıyor nede onlar avcıyı tanıyordu.Kahvenin sahibi karşı köyde oturan akrabalarından çıkmıştı.Avcı iki sandalyenin üzerine yatırdığı köpeğini bir eliyle okşaayıp diğer elinide sobaya uzatarak ısıtıyordu.Köpeğin gözlerindeki sadakat ışığı nerdeyse sönmek üzereydi ,artık gözlerini pek açamıyordu.Yaklaşık yirmi dakka sonra genç bir kadın hükümet konağının girişinde belirdi,avcıdan bir iki yaş büyük görünüyordu,kızıl, omzunun hemen altına gelen saçlarını, uçlarına yakın bir yerden bir tokayla birbirine tutturmuş ,güzel yüzünü mühteşem gözleriyle süslemişti.Avcı köpeği unutmuş kadına hipnotize olmuş gibi bakıyordu,kadın muayenesinin kapısını açmış,kahvehanenin sahibine kendisini arayan kişiyi soruyordu.Kahvenin sahibi genç adamın omzuna vurduğunda avcı kendine gelmiş köpeğinin sandalyenin üzerinde olduğunu kekeleyerek söyleyebilmişti.Kadın avcının yanıdan geçip köpeğin yanına ulaştı,avcının köpeğe sardığı montu usulca açtı,köpeğin karnındaki kocaman pencereyi gördüğünde yüzünü derin bir endişe kapladı,aceleyle kahveden çıkıp muayene odasına daldı.Kadın az sonra elinde bir şiringayla geldi ,köpeğe yaptığı iğnenin ardından,köpeği muayene odasına getirmesini avcıya söyledi,avcı kadının yaptığı hiç bir şeyi kaçırmıyordu
gözleri kadına endekslenmiş onun söylediklerini harfiyen yerine getiriyordu.Baytar köpeğin kesik yerini uzun bir uğraşın ardından dikip,birde serum takmış,serum bitene kadarda beklemeleri gerektiğini söylemişti.Kadın köpeğin kurtulacağını,kesiğin sadece deride gerçekleştiğini ve herhangi bir kemiğin zarar görmediğini anlatırken,avcının tek duyabildiği köpeğinin yaşayacağı olmuştu.Avcının hiç bitmesini istemediği serum bitmiş, günde kararmaya başlamıştı.Baytar köpeği yarın tekrar getirmesi gerktiğini söyleyip muayenesini kapattığında,avcının ertesi günü beklemesi çokta zor olmuştu,artık avlanacağı yer belliydi ,hükümet konağının hemen yanı başı..

1 Mart 2012 Perşembe

AV 7

Avcı suyun başına ulaştığında nefes,nefese kalmıştı biraz soluklanıp heyecanını dindirmeye çalıştı.İçinde sürekli gelişen olumsuz düşünceler acele etmesini sağlıyordu.Conun izleri üsteki tarlaya doğru devam ediyordu.Tüfeğini  yine çapraz tutarak tarlaya doğru yürümeye başladı,içindeki şüphe doğruysa tarlada olan hiç bir canlı öfkesinden kurtulamayacaktı.Çalıların arasından bir yol bulup tarlaya çıktı,kar burda çok daha fazlaydı.Domuzların alt üst ettiği kar yığınlarına ve izlere bakıyordu,bir yandanda yoğun kar yağışı görüş mesafesini azalttığı için tehlikenin çok yakında olma ihtimaliylede tetikte ve hazırdı.Avcıdan önce co onu gördü,mahçubiyet taşııyan ince bir sesle ağlayarak sahibine kendini duyurdu.Avcı sesin geldiği noktaya doğru bir kaç adım atınca conun kanlı vucüdünü ince bir kar örtüsünün altından fark etti,ilk tepki avcının belinde halen canlı duran çulluktan geldi ürkerek sağlam kanadını hızla çarptı,oysa kanayan yarası ve ipteki ayakları uyuşmaya başlamıştı.Avcı şimdi conun bir pencere kadar açılmış yarasından sonsuzluğa bakar gibiydi soğuktanmı yoksa pencereden  gördüğü bir şeyden dolayımı donup kalmıştı belli değildi.Co kuyruğunun tepesini sahibini sevdiğini hatırlatmak ister gibi hafifçe salladı,daha ilk denemeden sonra bundanda vaz geçti,canı çok yanmıştı yine tiz bir sesle ağladı,gözlerini sahibine çevirmiş sadakat dolu bakışlarında umut taşıyordu.Avcı bulunduğu trans durumundan belindeki çulluğun ikinci kanat çırpışından sonra kurtuldu.Yavaşca köpeğe doğru eğildi,açık yarasına fazla dokunmadan üzerindeki karları usulca silmeye başladı eli karları silmek için co nun kafasına geldiğinde co son bir gayretle avcının elini yaladı,şimdi kar yağışının yanında co nun üzerine damlayan başka bir sıvı daha vardı .Avcı ayağa kalkıp hızla
koyun derisinden oluşmuş montunu çıkardı, yünlü iç kısmı üste gelecek biçimde yere serdi,ardından iki elini köpeğin altına sokup,onu sarsmadan dengeli bir biçimde kaldırıp montunun üzerine yerleştirdi.Avcı montunun düğmelerini kapattıktan sonra ayağa kalkıp tüfeğini sırtından aşağıya doğru kayışından astı.Co şimdi avcının ellerinde köye doğru yol alıyordu acısı çok büyük olmasına rağmen korkusu kalmamıştı en yakın dostu onunla ilgileniyordu.Avcı neredeyse koşarak en yakın ev olan kendi evlerine ulaştı.kapıdan girip şömineye benzer açıkta odunların yandığı ateşin yanına co yu koyduktan sonra tüfeğini çıkarıp kenarda bulunan sedirin üzerine attı.Köpeğin haline ahlayan yengesine sert bir sesle bağırarak diğer  montunu  istedi.İki küçük yeğen co nun başında ağlıyordu,çuluk kemerden yere atılmış kimse onunla ilgilenmiyordu gücü olsa bu kargaşa içinde fark edilmeden kaçabilirdi.Avcı köpek kucağında az aşağıdaki komşularının evine ulaştı,komşunun willis marka eski model bir jipi vardı onu kasabaya götürmesini istiyordu.Komşu neredeyse seksen santime ulaşmış bu karda gidemiyeceğini anlatıyor bir yandanda köpeğin işinin bittiğini kasabaya kadar yaşayamayacağını söylüyordu.Avcı adama orta yollu bir küfür sallayarak kasabaya doğru hızla yürümeye başladı.
                                                                                                                                DEVAM EDECEK