BOŞLUK

19 Mart 2010 Cuma

KARA GÜN 11.bölüm


Değirmende geçirilen gecenin sabahında kervan yoluna devam etmeye başladı ,bir müddet derenin akış yönüne gittikten sonra,kara imparatorluk ordusunun kontrol noktalarının çokça olduğu saraya yakın düzlüğe gelmeden ana yoldan sapıp dağlara doğru giden patika yola saptılar.Katırların taşıdığı yüklerden ve yolun bozuk zemininden dolayı kervan çok ağır ilerliyordu,dağlara doğru rampa çıkmalarıda cabasıydı.Patika yolun yamaçları bahar çiçekleriyle renga renkti sanki kutsal bir yere açılan kutsal bir yolda yürüyorlardı,yolun üst tarafı çam ağaçlarının oluşturduğu kortejle gizem veriyor,yolun alt tarafı ise kestanelerin açtiği çiçekler sonucu beyaz püsküllerle süsleniyordu,görüş alanı ağaçlardan ibaretti.Günün ortalarına doğru güneş tepeden vurmaya başladığında yol kenarında köylülerin yapmış olduğu  sayısız çeşmelerden bir tanesinde mola verildi,yöre dağların her yerinden fişkıran su kaynaklarıyla doluydu.Katırların yükleri indirilmiş dinlenmeleri sağlanmıştı ,bir dahaki konaklama şartlara göre olacağından karınlarını doyurup dinlenmeleri gerekiyordu,ama yerine ulaştırmaları gerekende bir yükleri vardı.Karınları doyup yükleri alındığı için,tepeden vuran güneşten korunmak için ağaçların gölgelerine yatmış olan katırlar istemeye istemeye yerlerinden kalktı ağır yükleri yüklenince ,sırtlarındaki ağırlık öncekinden daha ağır geldi.Patika yol ağaçlardan kısa süreli kurtulduğu aşagısının uçurum olduğu kayalık yere gelince imparatorluk sarayının kuleleri bir silüet gibi belirdi.Dağların etekleri bitipte gözün alamayacağı kadar büyük bir düzlükte hafıf yüksek bir tepede kurulmuştu,sarayın önüne doğru olan düzlükte ve havada buradan göremedikleri bir hareketlilik az da olsa farkediliyordu,bir müddet aşağıları seyreden kervan bu görüntülerin ardından yola daha hızlı devam etmeleri gerektiğinin bilincine vardı.Dağların yamaçlarından aykırı giden patika yol akşama doğru başka bir derenin aktığı bir vadiye giriş yaptı.Vadi sanki başka  bir boyuttaydı  imparatorluk sarayı çok uzaklarda kalmıştı  inanilmaz derecede güzeldi dere vadi boyunca dağların arasında kıvrıla kıvrıla akıyordu bahar çiçekleri ve yeşilin tonları hiç bir yerde bu kadar güzel değildi.Akşamın karanlığı çöktüğünde bir köyü geçmiş köyün yukarlarındaki yazın kullandıkları dağ evlerine gelmişlerdi geceyi orda geçirirken aşağıdaki evlerin bacalarindan tüten duman geceyi ısıtıyordu.Dördüncü günün ortalarına doğru kervan doğudaki imparatorluk ordusunun çekildiği dağlara yanaşmıştı,katırlar artık zoraki adım atıyordu kara gün ve 5.muhafız atların üzerinde uyuyor gibi sallanarak gidiyordu,patika yolun geniş bir düzlüge başka yollarla beraber bağlandığı yerde diğer yolda bir gurup atlı hızla kervana yaklaşıyordu ,bu gurup kara impara torluk ordusunun atlı devriyeleriydi imparatorluk ordusunun ikmal yollarını baskınlarla denetliyordu.Gurubu ilk önce 5. muhafız gördü telaşla kara güne seslendi kaçmaları için zaman yoktu hem yorgun atları hemde yerine götürmeleri gereken yükleri vardı .Çatışma kaçınılmaz olmuştu grup yaklaştığında sayılarının on beş civarında olduğu ortaya çıktı .O an pırıltı kara günün gözlerinin önünde acıyla gülümsedi,5.muhafız her zamanki soğuk tavrıyla kılıcını çıkarmış sıradan bir iş görecekmiş gibi bekliyordu .İki atlı iki kılıçla kervanın ilerisine yürüdü,ölüm en pahalısından olacaktı ,kara imparatorluğun küresel askerleri saldırdı kılıçlar havada çarpıştı kılıçlar dağlara bağırdı,küfürler ağaçlarca yutuldu canlar bu boyutu terketti dört küresel asker ölmüş 5.muhafızda sol kolundan yaralanmıştı atının üzerinde zorlukla duruyordu kara gün döğüş alanını 5.muhafızın yanına kaydırdı yer yer ona yardım ediyordu ama gücü tükenmek üzereydi .Kalan  askerler son hamleleri için saldırırken ağaçların arasından çığlıklar atarak gelen altı şövalye gözüktü  askerler yeni gelenlere baktı dünyada gördükleri son şey imparatorluk şovalyeleriydi.
                                                                                                                      devam edecek

Hiç yorum yok: