BOŞLUK

11 Şubat 2012 Cumartesi

AV 2

Genç adamın bu sevinci ilk defa ava çıkacağı için değildi,daha önceleri kara tavuk dedikleri kargadan biraz daha küçük olan bir kuş türünden çok sayıda vurmuştu,ama hiç çulluk avlamamıştı bu kadar çok kar yağışı çulluk avı için idealdı.Çulluk genellikle yerde olurdu dala konduğu görülmemiştir,hatta bu yüzden kör olduğundan bile söz edilirdi.Çok kar yağışı çulluğun beslenme alanınıda daraltıp,genelliklede karın tutunamadığı sulak yerlerde beslenirdi.
Sobanın yanında bir yandan ısınıp bir yandanda giyiniyordu,dışarda kar ayni şiddetle yağmaya devam ediyordu.evin iki kapısı vardı,ikinci , kapı ön kapının aksine tepelere ve tepelerden gelen küçük derelere bağlanan keçi yollarına açılıyordu,Dizine kadar gelen çizmelerini kapının yanında giydi ve pantolonun paçalarınıda çizmenin üstünden geçirip sağlam bir iple çizmenin içine kar girmeyecek biçimde sıkıca bağladı.Fişekliği tam doluydu onuda beline doladıktan sonra,tüfeğin altalta olan iki gözüne,bir tanesi çulluk için olan 4 numara saçma dolgusu,diğerinede avdayken istemeden karşılaşabileceği yabaniler için domuz dolusu yerleştirdi.(domuz dolusu ya roket biçiminde tek kurşundan yada iki üç bilyenin konduğu fişeklerden oluşur).Şimdi hazırdı heyecanlı yolculuğu başlıyordu,kar yağışı devam ettiğinden tüfeği namlusu yere bakar biçimde askısından omuzuna astı.Karın tamamen kapattığı yaya yolundan ormana ve ormanın tamda ortasından geçen dereye doğru yürümeye başladı,yol köyün en yukarısında olan evlerinden az daha yukarılara doğru tatlı bir meyille devam ediyordu.Kar tamamen kapatsa da yol belirgindi,çünkü yol olmayan yerler yürünemeyecek kadar bayır ve ağaçlarla doluydu,bazı ağaçlar yolun üstünden altına kadar kardan dolayı bir çeleng gibi eğilmiş ve süslü tüneller oluşturmuştu.Bazı ağaçlar ise karın ağırlığına dayanamayıp ya kırılmış yada tamamen yere kapaklanmıştı,Yer yer yürümekte zorlanıyordu bazen ağacın karlı dalından hızla çekip ağacı kardan kurtarıyor ağaçta bir minnet duygusuna kapılmışcasına ayağa kalkarken tuhaf hışırtılar çıkartıyordu.Karda bu zorlu yürüyüşten sonra köyün suyunu karşıladıkları yaklaşık iki metreye iki metre betondan yapılmış su deposuna ulaştı.Dere deponun hemen yanından aşağıya doğru akmaktaydı,heyecan burada üst noktaya ulaştı.Deponun bulunduğu yer bir tenis kortu büyüklüğünde ve açıktı, ağaçlarla ve dağa doğru bakan bölümü sık çalılıklardan oluşuyordu.Cebinden bir sıgara çıkarıp yaktı önce dumanı üşüyen ellerine sonrada keyifle yağan kara doğru üfledi.Tam o esnada çalılığın üst tarafında bulunan küçük tarlada bir trktör edasıyla toprağı eşip patates arayan bir domuz ailesinin sivri dişli liderinin,çalılığın içerisinden onu korku ve endişeyle baktığını fark edemedi çünkü onun aklında sadece çulluk vardı..                            
                                                                                                                                                 Devam edecek

2 yorum:

Mehmet Osman Çağlar dedi ki...

Eski avcılığından pişmanlık, utanç duyan blogdaşın olarak ilgiyle takip ediyor; olağanüstü kalemine, hayal dünyana teşekkürlerimle ve heyecanla yeni bölümü bekliyorum...

gülsen VAROL dedi ki...

bu yaşanmış bir olaydan nakil gibi geldi bana.. eğer değilse, (ki olsa da fark etmez) bu ne muhteşem bir hayâl gücüdür sevgili ustacım..
Ancak aktarılan bilgilerin (av ile ilgili bölümleri) pek hayâl ürünü değil sanki.. Neyse.. güzel bir merak içinde beklemedeyim haberin ola..