BOŞLUK

14 Şubat 2012 Salı

AV 3

Domuzun sivri dişli başı karlı çalılıkların içinde adeta donmuş gibiydi,bu soğuktan değil korkudandı,nefes bile almıyordu.
Daha gençlik yıllarında,klanıyla birlikte yiyecek aramaya çıktıklarında tanışmıştı bu insan denen canlıyla ve tabiki ellerindeki
o ateş saçıp can alan boru biçimindeki soğuk demirle.Dişleri henüz olgunlaşmış erkekliğe yeni adım atmıştı,klan kalabalık bir guruptan oluşuyordu,ormanın derinliklerinden çıkılmış insan köylerine yakınlaşmaya başlamışlardı gençler kendi aralarında şakalaşıyordu bazen şarkı söylemeye yeltendiklerinde klanın büyükleri tarafından uyarılıyorlardı,nede olsa insanlara yakın bir yer sayılırdı tedbirli olmaları gerekiyordu.İnsanlar hakkında ailesinden çokça şey işitmişti,bunlardan çıkardığı ders insanı gördüğün yerde kaç olmuştu.Klan neşeyle yol alırken aniden hemen aşağılarında  ateşli borusu olan iki insan ve önlerinde öfkeden kudurmuş gibi bağıran dört köpek belirmişti,şimdi kaçarlarsa şansları vardı yollarından sapıp hızla insanlardan uzaklaşmaya başlamışlardı,kaçışları hızlı olsun diyede hafif bir meille iki dağ arasındaki vadiye doğru koşuyorlardı kalabalık klan vadiye girdiğinde gök gürlemeye başlamıştı genç domuz gökgürültüsünü hiç bu kadar ürkütücü ve yüksek seste duymamıştı.İlk düşen yanındaki kız kardeşi oldu,önce ön ayakları büküldü sonra başı karlı toprağa gömüldü,genç domuz ayağı tökezledi sanıp kız kardeşini kaldırmaya çalıştı,kız kardeşi yana doğru tekrar düştüğünde göğsünün kanla kaplı olduğunu gördü korku ve panikle çığlık attı,gök gürlemeye devam ediyordu,şimdi korkusu iki katına çıkmıştı ,yaşarken en güvendiği gücüne hayran olduğu babasıda kanlar içinde yere düşmüştü şaşkınlık ve şoktan öylece kala kalmıştı,o zaman farketti gök gürlemediğini,tam karşılarında neredeyse on insan sıraya dizilmiş ellerindeki borularla ateş saçıyorlardı,her ses çıkışında neredeyse klandan bir kişi düşüyordu.Neydi bu insanlar onlardan hep uzak durmaya çalışmışlardı ne istiyorlardı,öldürmekten haz alır gibiydiler gözlerinde düşen her domuzun yaşam işiği parlıyordu öldürmek onları nasılda mutlu ediyordu.Yine gök gürültüsü ve sol kalçasında müthiş bir yanma ve şiddetli sancı ayağının bir an bükülmesine neden oldu bunun ardındanda yamaçtan aşağıya doğru hızla yuvarlanmaya başlamıştı yamacın dereye indiği noktada on metrelik bir kayadanda düştükten sonra suya gömüldü.Su fazla derin değildi henüz bahar gelmediği içinde fazlaca hızlı akmıyordu.
Yukarda gök gürültüsü azalmış köpeklerin zafer çığlıkları yükseliyordu.Korku kanayan kalçasındaki ağrıdan ağır basmış derenin aşağısına doğru kah sürünerek,kah kendini suya bırakarak ilerlemeye devam etti.Bir müddet sonra bolca dikenin kapladığı büyük bir çalılığa ulaştı,dikenlerin hançer saplamalarını umursamadan çalılığın ortasına doğru yürüdü,etrafının güvenli olduğunu hissettikten sonra dişleriyle toprağı epeyce eşti,yaralı kalçasını eştiği toprağa koyup sırt üstü uzandı ve ardındanda  uyumuştu,belkide bayılmıştı.Ne kadar baygın kaldığını bilmiyordu çok yakınından gelen homurtulu bir sesle uyanmıştı iki genç domuz yanı başında duruyordu.Sonraki yıllarda bir aileyede sahip olmuştu ama insanlardan mümkün olabildiğince uzak durmuştu.Şimdi ise neredeyse yarım domuz yüksekliğinde kar yağmıştı,insanlar bu karda ormana pek gitmezlerdi,ayrıca yiyecek ihtiyaçlarıda vardı,rizikoya mecburen girmişlerdi.Yaşadığı deneyim ona çok tedbirli olmasını öğretmişti,diğerleri tarlayla ilgilenirken o da çevreyi gözlüyordu.Başını çalılıktan çıkardığında genç bir insanın elinde ateş saçan boruyla dikildiğini gördüğünde korkudan adeta donup kalmıştı,bir yandanda ailesinin katledildiği anı hatırladı intikam duygusu bütün benliğini sardı,insan tek başınaydı ani bir hamleyle onu öldürebilirdi....
                                                                                                                                                        DEVAM EDECEK

3 yorum:

gülsen VAROL dedi ki...

söyle o adama o domuzu öldürmesin... ya da domuzun duygularını bu kadar güzel içten dile getirme sevgili ustacım..

Yaşamın kıyısında dedi ki...

Ne domuz insana nede insan domuza bir zarar vermesin ne olur. Bu anlatım sanki görsel gibi, sonunu merakla beklemekteyim.

Mehmet Osman Çağlar dedi ki...

1975-79 yıllarında Ege/Çeşme dağlarında domuz avına çıkıp, grup/vurduğumuz domuz başına amerikan doları öderdik. Oysa ülke 5 cente muhtaçtı...Bu güzel yazıyı, o yıllarda okusam kesinlikle avlanmazdım. Ellerine sağlık usta, çok güzel gidiyor.