BOŞLUK

4 Mart 2010 Perşembe

KARA GÜN 8 .bölüm

Günler karlarla birlikte eriyor,bahar yamaçlardan gülümsüyordu.Eriyen karların altından dağ çiçekleri yamaçları renklendiriyor,dereler yeni uyanmış gibi vadi boyunca kayalardan zıplayarak akıyordu.Her canlıyı baharın coşkusu sarmış iken ayılar uyandıkları kış uykusundan halsiz,zayıf ve kendine güven olmaksızın yiyecek arama telaşına düşmüşlerdi.Bir başka telaşlı isim de kara gündü.Romantizm dolu kış rüyası bitmek üzereydi, unuttuğu halası ne yapıyordu,krallık muhafızları onu arıyormuydu vatan haini ilan edilmişmıydı,yada bir vatan kalmışmıydı.Bir şovalye olduğunu hatırladığı anlarda bütün bunları düşünüp,strese giriyor durgunlaşıyor ve aşağılara bakıp dalıyordu.onu bu dalgın hallerde gören pırıltı,ona nedenini sormak için yaklaştığında,kara gün düşüncelerinden sıyrılıp coşkuyla doluyordu.Pırıltı bu yüzden nedenini hiç öğrenemedi.Güneşin her zamankinden daha sıcak doğduğu bir gündü,kış boyu ahırda hareketsiz duran atı yel eseni biraz dolaştırmak için tepelere doğru yürüdü,vadinin yüksek tepelerinden birinde oturup aşagıya bakarken yine aynı düşüncelere dalmıştı
düşüncelerinin içinde beş saray muhafızı belirdi,ilk önce bunu düşüncelerinin bir parçası zannettı,daha sonra aşağıdaki köy sapağının düşüncelerinde olmadığını farketti,atlılar oradan yukarıya pırıltının evine doğru gidiyordu.Telaşla ayağa kalktı bir müddet daha atlılara baktıktan sonra atına atlayıp eve doğru sürdü.iki derenin birleştiği evin olduğu yere gelince evin arkasında bulunan çam ağaçlarının içerisinde gizlenip eve çoktan ulaşmış atlıları gözetlemeye başladı.Atlılar evin önünde atlarından inmiş,atlarını evin önündeki,odun ve tahtadan yapılmış çite bağlamışlardı.Bir tanesi,pırıltıyla ayakta bir şeyler konuşuyor,bir diğeride atlara suveriyordu diğer üç tanesi ise ayakta gerneşip hareketler
yapıyor belliki yorgun vucutlarını dınlendırıyorlardı.Pırıltıyla konuşan muhafız içeriye girdi,atlarla uğraşan yine işine devam ediyordu,ikisi hararetli bir konuşmaya dalmış ,sonuncusu ise ayrı bir yerde oturmuş dereden aşağıya doğru bakıyordu.kara gün çam ağaçları arasından sessızce seyrediyordu,diğer atları gören yel esen aniden kişnedi,kara gün telaşla yel eseni susturmayı denedi,yelesen denileni anlamış gibi sustu.gün eve doğru baktı adamların hareketlerinde bir değişiklik yoktu belliki duymamışlardı,hemen yanlarında akan derenin sesiyelesenin sesini bastırmıştı.Aniden evin kapısı açıldı pırıltı,bağırarak yere yuvarlandı,arkasındanda evdeki muhafız sırıtarak dışarıya çıktı birbiriyle konuşan iki muhafız,konuşmayı kesip onlara doğru döndü,yere oturmuş olan kıpırdamadan onlara doğru boş gözlerle bakıyordu.Atlarla ilgilenen muhafızda evin arkasından ahırın bulunduğu yerden bir koyunu sürüyerek yanlarına geldi,pırıltı halen yerdeydi.Koyunu gören muhafızlar aralarında gülüştü ,beşinci muhafız halen tepkisiz onlara ifadesiz gözlerle bakıyordu
,kara gün bulunduğu yerden sinirleri gerilmiş bir halde olanları izliyordu
mecbur kalmadıkça ortaya çıkmayı düşünmüyordu.Pırıltı anıden ayağa kalkmayı denedi evden çıkan muhafız bir tekmeyle onu tekrar yere düşürdü,tekmenin acısı kara günün yüreğinde bütün şiddetiyle duyuldu.Pırıltı
bulunduğu yerden tepelere doğru bakıyordu telaşlı korku dolu gözleri kara günü arıyordu.onun korkusu kara günün ortaya çikmasıydı ona bir şey olmasını istemiyordu mümkün olsada ona haber verebilseydi.muhafızlar kendi aralarında bir şeyler konuşuyor,yüksek seslerle kahkahalar atıyordu,rütbesi daha yüksek olduğu belli olan evden çıkan muhafız kılıcını çikarmış havaya kaldırmıştı karagün yerinden fırlayana kadar kılç hedefine inmiş koyun başsız kalmıştı,kara gün kılıcın korktuğu yere ınmediğini görünce tekrar yere yatmış saklanmıştı.Koyunun kafası yerde pırıltının yanına yuvarlanmış pırıltının kara günü arayan gözleri yaşla süslenmişti ,muhafızlar hep bir ağızdan kahkaha atarken hiç bir şeye karışmayıp yerde oturan muhafız sanki insan değilmiş gibi ifadesiz oturuşunu sürdürüyordu.Kara gün ise çoktan öfkesine yenilmiş,gizlice evin arkasından dolanıyordu.Evin ön tarafına bakan köşeye gelince kılıcını kınından çıkardı,uzun zamandır kana hasret kılıç şehvetle titredi,kara gün köşeyi döndüğünde kılıç çoktan bir muhafızın kanını içmişti bile,ikinci muhafız şaşkın kılıcını çekmeye çalışırken kara günün kılıcı çiğlıklar atarak muhafızın göğsünü karnına kadar yarmıştı ..Muhafızlardan rütbeli olanı küfürler savurarak kılıcını kara güne salladı kara gün kılıcı karşılarken bir adım geri çekildi muhafız kolay lokma değildi arka arkaya darbeler savuruyor kara gün karbeleri savuşturmaya çalışırken geriliyordu.
Sinsi bir kılıç kara güne arkadan yaklaştı,kılç sırıtarak havaya kalktı kara günün canını almak için inmeye hazırdı.
devam edecek

2 yorum:

sufi dedi ki...

"Karagün" "pırıltı" "yelesen" ve diğerleri La Fontain'den büyüklere masallar gibi bakalım hikayenin sonu nereye varacak? Bu zatların hepsini bizler de tanıyoruz gibi geldi bana.Devam arkadaşım, sonucu ilk senden duyarız belki.sevgilerimle.

Unknown dedi ki...

sevgili sufi hikayeler benim yazdığım gibi bitseydi kalemi elimden bırakmaz dünyayı bir cennete çevirirdim.